Bu Blogda Ara

17 Haziran 2013 Pazartesi

Maddeler halinde Gezi direnişi analizi

Mesele dindar-laikçi gözüyle incelendiğinde birçok saçma yorum yapılıyor. Oysa mesele demokratlık ve otoriterlik/ ataerkillik üzerine...

Mazlum olanın zalime dönüşmesi ideolojik bir kod değil. Bunu bir dindar da, bir laik de yapabilir.

Bu ülke, kurulduğundan bu yana devletçilik'e tapmış bir ülke. Demokrasinin d'sine bırakın dokunmayı, rüyasında bile görebilmiş değil.

Otoriter bir kemalizme nazaran, ataerkil bir muhafazakarlık, bu ülkede büyük bir adım olarak görüldü. Lineer bir açıdan doğrudur da bu.

Gelin görün ki, insanlar açık toplum olmaya karar vermişse, önceye nazaran sahiplenilen ataerkillik, artık kabına sığmıyor demektir.

Mesele kemalist ve dindar kimliklerin birleşmesi, paslaşması, bir bütün oluşturması değildir. Kimlikler durabilir, zihniyetler değişmelidir.

Dindar kesimin dönüşümü inanılmazdır, ama yeterli değildir. Laik kesimin dönüşümü de bu direnişle başlamıştır ve yeterli olmayacaktır.

Laik kesim, dindarların dönüşümünü nasıl tehdit olarak algıladıysa; dindarlar da bu laik gençlerin dönüşümünü tahdit olarak algılamaktadır.

Bu yarılma, henüz taze olduğundan sıcak ve zararlıdır; ama soğumaya başladığında son derece faydalı ve işlevsel olacaktır.


Çoktan dönüşmüş dindarlar, dönüşmekte olan laikler ve artık siyaseti kabul etmiş Kürtler aynı şeyi istediklerini fark edemiyor: demokrasi.

Çatışmaların, protestoların, kavga gürültünün bittiği bir ortamda; Türkiye'nin normalleştiği ve özgürleştiği daha rahat anlaşılacaktır.


İç savaşa, kutuplaşmaya gidilmiyor; bu virajı döndüğümüzde hızla demokrasiye doğru gidilecek. İnanılması güç, ama olacak olan bu.


Kürtlerin yaptığı gibi laikler de siyaset yapmanın gücünü ve gerekliğini fark ederlerse, zihniyet dönüşümünü durdurmak artık mümkün olmaz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder