Bu Blogda Ara

26 Mayıs 2013 Pazar

manipülasyon yararlı mıdır zararlı mı?

Kendimizi keşfetmeye başlar başlamaz hayat bize sorular sormaya başlar. İnsanların asla bilemeyecekleri ve asla cevaplayamayacakları bu sorular, biz onları kendi dünya görüşümüze göre cevaplayamazsak sürekli hortlar ve bize yaşamı zehir ederler. Zaman içinde ya gerçekten çok merak edip merakımızı gidermek için ya da artık başımızı fazla ağrıtmasın diye bu sorulara geçici veya daimi cevaplar bulup rahatlarız. Ordu’nun köyündeki fındık toplayan teyze niye bu hayatta olduğunun cevabını Allah’ın kendisinin sadık kulu olup olmadığını öğrenmek istemesine bağlayabilir. İzmir’deki bir doktorsa var olmanın sadece bir tesadüf olduğunu, insanın kendinden başka referans alabileceği kimsenin ve hiçbir şeyin olmadığını düşünebilir. İnsanların asla öğrenemeyecek olmasına rağmen cevapladığı bu sorular onların yaşam biçimlerini, hayat görüşlerini, düşünce yapısını belirlerler. Bu süreç iki şekilde gerçekleşir: ya tek başımıza karar verip bir sonuca ulaşır ve ulaştığımız sonucun bizden önce var olan cemaatine üye oluruz ya da bizden önce var olan cemaat, biz tek başımıza düşün(e)meden kendi fikirlerini bize empoze ederek bizi kendi cemaatine üye yapar. Bu cemaate üye olma hallerine baktığımızda net bir ayrımın ortaya çıktığını görürüz. İlk özne kendi düşünüp kendi iradesinin kullanmıştır, dolayısıyla aktiftir; diğeri kendi iradesini kullanamamış, ona dayatılan görüşü benimsemiştir, dolayısıyla da pasiftir. Bu iki durumun hangisinin daha olumlu (veya kelime dağarcığınıza göre erdemli) olduğunu sorduğumuzda, rasyonalizme ağırlık veren zihniyetimiz (öyle bir zihniyete sahipsek) bize ilkinin yaptığının daha olumlu olduğunu söyleyecektir. Oysa bu kadar erken karar verilebilecek bir durum değildir bu. Kişinin kendi fikrini kendi iradesiyle yaratmış olması, başkalarının dayatmalarının etkisinde kalmaması bir erdemken; benimsediği görüşün ne olduğunu da işin içine katmamız gerekir. Sormamız gereken soru şudur? Aktif ve cemaate kendi iradesiyle üye olan yukarıdaki örnekteki kişinin, kimseden etkilenmeden, özgürce kendine mal ettiği görüş faşizmse ne olur? Tam tersine, kendi özgün fikrini oluşturamayan ve endoktrinasyona uğrayan diğer kişinin ona mal edilen görüşü demokratlıksa ne olur? Bu iki kişiden hangisini tercih edersiniz?     

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder