Bu Blogda Ara

2 Eylül 2011 Cuma

kustirica olayı üzerine...


işin en eğlenceli tarafı ne biliyor musunuz? kusturica'nın giderken ermeni soykırımını tanımaktan bahsetmesi. bunu semih kaplanoğlu'na demesi üstelik. şimdi türkiye'de ermeni soykırımını tanıyıp ermenilerden özür dileyen toplam iki elin parmağı kadar adam çıkar. bunlardan biri de semih kaplanoğlu'dur zaten. ne demeye kusturica böyle bir laf eder?


cevap bariz: aslında semih'in tepkisinin "düşman" dediği ertuğrul günay'a denk bir şey sandığı için. elbette semih'in dünya görüşünden ve yaptıklarından haberi yok kusturica'nın. bosna katliamına bir "müslüman" olarak karşı çıktığını düşündüğünden, otomatikman bu kişinin (günay gibi) kendine müslüman olduğunu düşündü, gayet garantici bir şekilde. semih değil de başka birine denk gelseydi, büyük ihtimalle tutturmuş olacaktı kusturica. oysa tutturamadı. "sen bosna katliamına karşı çıkıyorsun ama yiyorsa ermeni katliamına da karşı çık" mesajıydı bu. evet, bunların hepsi akp'liler için doğru bir cevap; ama semih gibi bir demokrat için iş orada duruyor!

zaten kimsenin kimseden de haberi yok. öyle bir durum. kusturica öyle şeyler söylemediğini söylüyor. söylediğine dair belgeler de yok. belki vardır. semih youtube'dan izlemiş. ama izlemişse de şöyle bir durum var: bunların hepsini bu adam 90'larda söylemiş. şimdi, en azından, "söylemedim" filan diyor. muhtemelen söylemişse bile geri adım atmış durumda.

ve elbette sanatçı-insan ayrımı. şimdi bir taraftan kusturica'yı antalya'da görmek büyük bir onur. kendini hemen herkese sevdirmiş, dünyanın en önemli yönetmenlerinden biri kusturica. filmlerinin de hemen hepsi belli bir standardın üstünde filmler, hatta başyapıtları bile var bu adamın. öyle sıradan birinden de bahsetmiyoruz. üstelik, zaten filmleri de başlı başına siyasi bir söylemde de sahip. adam bir bakıma 'yürüyen tarih'... önemli biri. sinemanın konuşulduğu ve sadece sinemanın var olduğu bir yerde kusturica elbette olmalı. bu adamı iğrenç laflar ettiği için sinema festivaline davet etmesek biraz garip kaçar açıkçası.

ayrıca, sanatçıların -büyük sanatçıların- hemen hepsi hastadır zaten. şöyle bir tarihe baktığımızda sapığından, tecavüzcüsüne, ırkçısından faşistine yığınla ama yığınla büyük sanatçı vardır. şimdi 13 yaşında bir çocuğa tecavüz eden dünyanın en büyük yönetmenlerinden biri polanski'ye bu iğrenç suçundan dolayı hiç filmler hakkında konuşma hakkı vermemek de abes kaçıyor. semih'in dediği gibi üst-kimlik vicdan olursa eğer, emin olun festivale çağıracak sanatçı bulmakta zorlanabiliriz. 

kendimi, kızıma tecavüz edilmiş bir anne olarak düşününce, polanski'nin filmlerini izlerken o filmleri hala sevebilir miyim, diye bir soru geliyor elbette. ya da eğer o lafı etmişse tecavüze uğrayan bir anneye sahip bir bosnalı olarak kusturica'yı sadece sanatçı olarak sevebilir miyim, onu da bilmiyorum. sevmem sanırım. festivale gelmesini de şiddetle istemem. kırk katır mı kırk satır mı...

komik olan tarafa geri dönersek... şimdi tuttu chpli-laik-çağdaş arkadaşlar kusturica'yı savunuyorlar. tamam, savunun ama bunu denize düşen yılana sarılırmış gibi çok da belli etmeyin. çok sevdikleri kusturica, bir sanatçı olarak, "yiyorsa ermeni soykırımını tanıyın" mesajını verdi gitti (burada bir itiraf da var, kendisi kendi soykırımını tanıyamıyor çünkü). e şimdi, antalya büyükşehir belediye başkanı ona buna "geri kafalı-milliyetçi" derken ve kusturica'yı savunurken, ermeni soykırımını da tanır mı dersiniz? buna psikolojide zıt tepki yöntemi deniyor. bakarsınız, sırf bu yüzden ermeni soykırımı tanınır. kusturica hayırlara vesile olur :) 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder